Friday, February 18, 2011

aydın cakası



aydın cakası (*)


çok geçmedi aslında çocuklar

tay durmaktan deli tay çığlıklarıyla koşturmaya geçti

çok geçmedi büyüdü hepsi

fakat ne sıradan, veresiye, götürü

harcı alem

çok geçmedi anladım, belki çıkrıkçılar yokuşunda

esnaf bilir: boşa yorar adamı sürüme gelmeyen mal

.

anladım kimsenin niyeti kötü değil aslında

fakat mecbursa kibar, çokça haset, pek heveskar

. –a harfi şapkasız da ince uzun

lakin –şapkalı– adamın gırtlağı yatkın olacak

sense ey benim her yola eyvallah memleketim

hap yap para kap derken kalınlaştı hançeren

insan talaşları saçmaktasın yol boyu

telaşından –tümü şapkalı

.

çoğa varmadan anlıyor bütün çocukların ki

paradan, çok paradan başka hiçbir şeyin (aslında önemi) yoktur

bilim, sanat, maneviyat da bir yere kadar

.

yah! ne doğru bak, sen de anlamışsın diyor

bıyık altından gülüyorsun üstüme

eh bunun da bir zeka puanı var –şapkasız olmaz

ah memleketim, çok geçmeden anladım evet

müzik hafif, hayat hafif, din min tüy ağırlığında

bu haline hiç

şapka çıkaramayacağım

.

acelen varsa –yürü be adam ne sallanıyosun

herkes çekilip yol versin, bir senin acelen vardır muhakkak

yoksa –ne acelen var be adam patladın mı

kabadayılık gırla

–sen kendini ne sanıyosun

e buna karşı susulur mu derhal dikelip sor:

bana bak

sen benim kim olduğumu biliyo musun!

.

mamafih sen de birgün

hiç kimse sormasa da anlayacaksın

başına geleni

hiçinden hiç çıkar kalır hiç

hiç ekle hiçine eşittir yine hiç

.

lakin –hep şapkalı– senden niyeyse

yine de umutluyum

bir öğrenebilsen şu imlayı

. – profesörler bile kaldırdı diyorlar şapkalı konuşmayı

. İletişim devri/mi/ne, yetişmek lazım

.

.

(*) edep dergisi, Sayı 12, Şubat 2011

.

.



No comments: