Monday, June 25, 2007

kişi hımarına raqîb gerek



beni tanıyanlar bilir

bir "eşek muhabbeti"miz vardır dostlarla aramızda

mesele şudur

her insanın bir eşeği vardır (hani kendisini insan olarak değerlendirenlerin belki de ;-) )

her insanın madem bir eşeği vardır, insan insanla karşılaşınca, bu eşekler de karşılaşmış olur

esek sahibi olanlar karsilasir efendim

kiminin esegi kacmis da olabilir

kiminin esegi ona yol gostermis de olabilir

eşek kaçıp da, sahibini ardından sürüklememiş olamaz

kimi ustunden inip esegi'ne selam durmuş da olabilir

herkes eşeği ile yaşar ve ölür

insan büyürken ortaya çıkan bir şeydir bu eşek

insanla birlikte doğduğunu söylemek, Usta'ya iftira olur

insan insanın eşeğini kışkırtmasa, eşeğini şımartmasa, eşeğine eşeklik etmese, işler daha kolay yürürdü

esek insan'in dilin'den anlar da insan esegin dilinden anlar mi onu da bilmek lazim

kizilcik sopasi bu

insan'dan sual etmemek lazim vebalini

insanların çoğunun en fazla bilip kullandığı dil, eşekçedir

o yuzden mi birbirlerini duymazlar

ya anırmaktır (affola) insanların kimi zaman yaptıkları, ya çifte atmak, ya küllükte ağnanmak

ya da, geçip karşısına, ötekinin eşeğine yaranmaya çalışmak

ya da, ötekinin eşeğini göklere çıkararak

eşek tam da “artık göğün en yüksek mertebesine ben egemenim” diye düşünecekken, altından çekilerek yere çakmak

bir eşek tiyatrosudur insan olmak

kişi kişinin karşısında, eşeğini düşünerek ketm-i medh gösterse fena mı olur

kisi'ye yol gosteren esegi ise bu zor'dur efendim

ustune bindi ise belki

bir'de esegi disari birakip huzur'a gelip selam eden var

agzindan anirma cikiyorsa'da dilinizi ogretin

nasrettin hoca fıkrasını bilirsinizdir

hani şehre pazara giderken yolda görenlerin ağzına bakarak, kah oğluyla ikisi binerler, kah oğlan yürür hoca biner... filan

fıkrayı hatırladınız mı?

bakın şöyledir

şehre gidecekleri zaman, hoca eşeğe biner, oğlu da yanlarında yürür

görenler, "hiç olur mu, tırnak kadar çocuğa bunca yol yürütülür mü" derler

hoca oğlunu da alır eşeğin terkisine

görenlerin bu sefer de eşeğe merhamet edesi tutar

"hiç olur mu, bu zavallı hayvana iki kişi binilir mi, bu ne vicdansızlık"

işte böyle böyle giderken, hoca bu sefer kendisi inip oğlunu eşeğin sırtında bırakır

görenler "ne günlere kaldık aman, galiba ahir zaman, pir-i fani yaya, bacak kadar velet eşek sırtında" derler

hoca oğlunu da indirir, yaya yürürler

görenler "ne akılsız insanlar var, eşekleri var ama, eşek kadar aklı yok bazılarının, eşek de yürüyor, kendileri de" derler

bunu da duyunca, hoca şehre yaklaşmış iken, "hadi evlat" der, "çare yok, bu eşeği sırtlanacağız"

bundan mıdır, şöyle demişler: “el ağzına bakan, eşeğini bile sırtına sarar”

kişi kişinin eşeğine yem versin su versin, bi diyeceğim yok

ama kişi ne kendi eşeğine, ne ötekinin eşeğine, zulüm etmemeli

insan bazen eşeğinden ibaret bir mahluk olur, o vakit, eşeği anırık ise, anırmaktan başka bi şey yapmaz

bazısı da eşeğini inadından, azgınlığından vaz geçirip, ot görüp ota, hod görüp hoda düşmekten hilm ile alıkoyar

bazısı eşeğine râkib, bazısı eşeğiyle rakip, bazısı da eşeğine raqîb olur

bazısının eşeği yularından boşanmış, bazısı eşeğiyle elbirlik olup ipten kazıktan boşanmış(*), bazısı eşeğiyle ahbap olmuştur

insan hem kendisinin hem ötekinin eşeğinden çeker ne çekerse

esegi sofraya davet ederseniz, soz de anirir, misafir de, sofra sahibi de

insan kendisinden ceker ne cekerse

kişi kişiye dost olacaksa, Dost ile dost olmuş olmak gerek önce

ve deeee

eşekleri sofraya, sohbet meclisine, başköşeye, nöbet kulesine, yargıç kürsüsüne, fetva makamına oturtmamak lazım

kişiye binit (merkep) gerek, binite ahır, ahıra kapı, kapıya kilit... ki aç kurtlar dalamasın eşeciğini

esegi iceri kapatip kendini meydana atmak bir fayda etmez efendim

insan da teper oyle adami

ger vakt sofra yahut sohbet, yahut hubb-u muhabbet, veyahut nöbet, ya vakti vuslat, yahut kada vü kudat ve dahi fetva ya da içtihat vakti ise, eşek ahırda gerek

esek ahir'da , sen eseklerin arasinda olursan

vahlar haline

anadoluda bir laf vardır, "eşeğe cilve (işve) yap (ya da kırıt) demişler; çifte atmış"

tab u tabiati böyledir hımarın

eşek muhabbeti böyle bi şeydir

son söz: kişi, hımarına raqîb gerek



(*) the liberation in man of the worst of the beasts (Sorokin)



No comments: