Saturday, April 24, 2010


sâde-rû(*)


o vakitler

kundağa sararlardı bebeleri

sen doğunca o bahar

annemin basma eteğinden kundak…

sabahlara kadar pusu üstüne pusu

.

göze alınmadan ölüm

omuzlarını silkmeden mermi öpüşü

bir zilzal, kıyamet, bir

şuranda bir yangı, içinde koca bir

bulut…

ha yekindin kurtulur kurs-ı şems

var mı mevti meshetmeden

kolay mı, suhulet helvası mıdır

bebelere ad koymak

.

var mı

gömülmemiş yiğitler sunmadan aşka

bakireler düşüp ağartmadan

toprağın utancını

avurtlarınla kıstırıp mermere kesmeden

göz pınarlarında tutuklayıp yetimliğin hıncını

tatmadan ayrılığı dağların ayazında

bahara çıkmak

.

işte kardelendi kefensiz düşenler

o bahar ki sen doğdun

babasız kokladık kundağını

böyle kondu adın fecr-i sâdıkla

seni kolsuz kanatsız

babasız kucakladık

sükûn buldu koynumuz dîl-enûş makamında

.

(*) www.edebistan.com, 15 Nisan 2010

No comments: