Wednesday, June 11, 2008

Ali Pekdemir'in sevgi dolu anısına...

dostlar,
içim cızzz etti biliyo musunuz
günlüğümü karıştırırken aşağıdaki satırların
bir zamanlar taslak olarak kaydedildiğini
fekat yayınlanmadığını gördüm...
:(

okudum ve bir kez daha burkuldum
aylardan haziran yıllardan 2009
yıl dolmadan ne vadeler dolarmış meğer...

söz bitmez aslında,
söyle dur...
fekat ne içimizdeki gayzı savaşı, ne dışımızda baş bağlayan çıbanı bitirecek olmayan
söylemeleri bitirmek, anlamı örselememek gerekir,
susmak ve sönmeyeni incitmemek gerekir...

imdiii
ufak tefek biçim değişiklikleri dışında
Alim kıymetlime yazdıklarımı yayınlıyorum.

yaşayan ve ölen tüm eşliler,
yaşayan ve ölen tüm eşler için...



evi olmayan sıçan deliğine...

"bu da nereden çıktı" demeyin
"adam evleniyor ya, ondan bu uçarılığı"
da... ali benden hızlı çıktı
ondan yazdım bu satırları
daha doğrusu, ona yazdıklarımı sizinle de paylaşmak istedim


ama önce şey diyeceğim
yahu biz türkler bu işe neden evlenmek diyoruz ki?
evlenen kişinin evi mi olmuş oluyor?
eh evet, bu memlekette öyle

iyi de
evle mi bağ kuruyoruz, yoksa eşimizle mi?

kelimeler ne kadar önemli yav

yok,
evlenmek sözcüğü ile anlatılan her ne ise, onu evle bağ kurulsun diye bu sözcükle andığımızı söyleyecek değilim
bu; dile, adlara, adlandırmaya bir hayli büyüsel bir rol biçmek olurdu

dil, yaşadığımız şeyin bir anlatımı, yaşayacaklara bir uyarıdır sadece
yine de
evlenmek diyorsak bu hakikaten evin merkeze oturtulduğunu gösterir
ve insana da, büyüsel değil, dilsel bir yolla evini merkeze almayı öğretir


bana kalırsa bu işin adını "eşlenmek" koymalı
eşi olmak ile olmamak arasındaki farktır çünkü, bununla aşılan
eşi olmayanın da evi olabilir
her ev sahibi evli; ama her evli, eş sahibi değildir
ne anlama sayarsanız

insan kendine eş bulur, ev bulmak sonraki iştir
ev bulan kişi evlenmiş olur, ama eşini kaybedebilir
evini de kaybetmiş mi olur öyle olunca?
hiç de şart değil...


eşini ve eşliliğini hayatının merkezine almalı insan
böyle buyuruyor türk irfanı
biz türkler, evi merkeze alır ve hep eve hizmet ederiz oysa
böylece eşleştiysek de eşsizleşiriz zamanla
bir şeyler boşanmış olur
ama biz evli kalırız


eşlenmek dersek dostlar
bu işin eşsizlenmeye de açık olduğunu müdrik kalmak daha kolay sanki
evli misin bekar mısın diyoruz ya
evde biri var mı, yoksa seni bekleyen biri de mi yok gibisinden
eşli misin, bekar mısın demek ne kadar hoş olurdu oysa


neyse
bu bahsi uzatmayacaktım
ali pekdemir evlenmiş
ona şöyle yazdım:


alicim,Allah mesut bahtiyar etsin...
önce bir yastık sonra da o yastıkta
ömrünüzü kocamadan geçirmek nasib etsin...
senin gibi bir eş bahşettiğine göre, eşin de O'nun sevgilisiymiş...


aslolan, sizi birbirinize kısmet kılmak için size neler bahşetmiş olduğu değil,
sizi birbirinize kısmet kılmakla daha neler neler bahşetmek murad ettiğidir.
(yah! hadi tuttun kendini intaaar ettin, ya o kızı ne ettin sen Ali! ne kadar hazin...)

eşler birbirlerinin örtüsü (yalnızlık çölünde üşümesinler diye),
sükunet konağı, bela sığınağı, mutluluk sağanağı, sabır dayanağı, neşe kaynağı... olsun isteriz.
amma ki, ulu görmüşler, "kısmete hızmet gerek" dermişler.

Allah size almadan verse de,
siz birbirinize almadan ver(e)mezsiniz.
gel büyüklük sende kalsın,
bir adım öne geç:
ver ki alasın...


eşine de, selamlarımı, tebriklerimi ilet,
bu "bir adım öne geçme" konusunda seninle yarış içinde olsun.
görenler size deli desin, akıllıların kazandığı hesap işidir;
ne "ben ondan ne aldım", ne de "o bana ne verdi" diye sormaya kalkmayın...


hayat, sana sunulacak cennet meyvesidir sanma;
senin sunacağın gönül meyvesidir. karşılıksız!
çünkü, sana sevgi dolu bir yoldaş bahşedenin lütfunu
hiçbir şeyle ödeyemezsin;
bari şükrünü (O'na), teşekkürünü (ona) edadan
can'ını Can'a fedadan beri durma.
zehirse, bırak zehri sende fena bulsun, aranızda üreyip durmasın.
birbirinize saygıda, hoşgörüde, katlanmada, sabırda, teennide, tahammülde gani olun ki, meşakkatte, meşverette, ülfette, sohbette, aşk u muhabbette fukaralığa düşmeyeseniz.

değmez mi...

eveeeet, Ali Pekdemir için son olarak ne diyebilirim ki?
"Allah taksiratını affetsin" mi...
onu bu kadar seven bir insan yüreği olarak kalbimi yokluyorum
"eşşek! eşşek!" diye hoplayıp duruyor hala
ah Alicim ah Alicim
bak şunu diyeceğim:

eşşek herif! değdi mi...

No comments: